Quantcast
Channel: Girişim Haber - Eğitim / Üniversite
Viewing all 757 articles
Browse latest View live

TÜBİTAK Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı Başvuruları Devam Ediyor!

$
0
0

TÜBİTAK, başvuruları 15 Aralıkta başlayan "Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı" ile akademik dünyada veya özel sektörde yaptıkları sıra dışı projelerle ses getiren parlak zekalara çağrıda bulunuyor.

Son başvuru tarihi 15 Şubat 2019 olarak belirtilen “TÜBİTAK Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı” kapsamında alanlarında çok üst seviye bilimsel çalışmalar yapan bilim insanlarının Türkiye’de çalışmaları teşvik edilecek.

Proje ile yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesine yönelik hem akademi hem de sanayide ihtiyaç duyulan bilginin yurtdışından ülkemize getirilmesi sağlanacak. 8 farklı alanda teşvik verilecek genç araştırmacılar için aylık 20, deneyimli araştırmacılar için ise 24 bin TL burs verilecek.

Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı ile ilgili detayları açıklayan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, özetle şunları kaydetti:

Program kapsamında Araştırmacının aylık yaşam giderlerine yönelik burs, Araştırma başlangıç paketi ödeneği, Araştırma desteği, Eş ve çocuklara yönelik aylık aile ödeneği, araştırmacı ekibinin oluşturulması desteği, ev sahibi kuruma aylık yönetim ve idari maliyetler ödeneği, araştırmacı ve tüm aile bireyleri için sağlık sigortası desteği, araştırmacı, eşi ve çocukları için yol desteği gibi 8 farklı alanda teşvikler verilecek.

Araştırmacı başlangıç paketi ödeneği, genç araştırmacılar için 500 bin TL, deneyimli araştırmacılar için bir milyon TL olacak. Ödenek araştırmacıların kendisine değil, kendilerine ev sahipliği yapan kuruma aktarılacak. Ayrıca, başlangıç paketlerinin yanında ev sahibi kuruma 720 bin TL’ye kadar araştırma desteği verilebilecek. Bunların yanında aylık 3 bin 750 TL yönetim ve idari maliyetler ödeneği de aktarılacak. 

Araştırmacıların aylık yaşam giderlerine yönelik burs genç araştırmacılar için 20, deneyimli araştırmacılar için 24 bin TL olacak. Burslar araştırmacıların kendilerine verilecek. Araştırmacıların eş ve çocukları için de aylık 2 bin 250 TL aile ödeneği sağlanacak. Araştırmacı ve Türkiye’ye gelen tüm ailesi de sağlık sigorta desteğinden yararlanabilecek. Araştırmacı ve ailesinin Türkiye’ye geliş uçak bileti masrafı da karşılanacak.

Türkiye’ye gelen lider araştırmacılar çalışmalarını Türkiye’nin önde gelen akademi, sanayi kurum ve kuruluşları veya kamu kurumlarında yürütebilecekler. Bu anlamda yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesine yönelik hem akademi hem de sanayide ihtiyaç duyulan bilginin yurtdışından ülkemize getirilmesi mümkün olacak. Türkiye’ye gelen lider araştırmacıların kendi ekiplerini ülkemizde kurabilmelerine yönelik her türlü imkan sağlanacak. Araştırma ekibindeki doktora öğrencilerine aylık 4 bin 500 TL burs verilecek. Her ekip için burs verilecek öğrenci sayısı 5 ile sınırlı tutulacak. 

Programdan yurt dışından Türkiye’ye gelecek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yanı sıra yabancı uyruklu araştırmacılar da faydalanabilecek. Program kapsamında 24-36 ay aralığında destek sağlanacak. Resmi başvurular ise  TÜBİTAK’a yapılabilecek.

Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.tubitak.gov.tr web adresini ziyaret edebilir, 15 Şubat 2019 tarihine kadar programa başvuruda bulunabilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


Tersine Beyin Göçü Konusu Ciddi Önceliğimiz Olmalı!

$
0
0

Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Başkanı Orhan Aydın, tersine beyin göçü konusunun öncellikli konularımızın başında gelmesi gerektiğini belirterek bu alanda başlattıkları çalışmaları anlattı.

Müslüman ülkelerin beyin göçü veren ülkeler arasında başı çektiğini ve islam coğrafyasındaki beyin göçü konusuna ayrı bir parantez açtıklarını belirten ASKON Yeni Genel Başkanı Orhan Aydın, tersine beyin göçünü hızlandırmak için başlattıkları çalışmaları anlattı.

Başkan Aydın, hükümetin tersine beyin göçünü hızlandırmak için başlattığı "Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı" doğrultusunda gündemine aldıkları çalışmalar için şunları söyledi;

"Bir araştırmaya göre Türkiye beyin göçü en fazla olan 34 ülke içinde 24. sırada yer almakta olup, maalesef iyi eğitim gören 100 kişiden 59’unu gelişmiş ülkelere deyim yerindeyse kaptırmakta... Türkiye bu kaderi paylaşan tek Müslüman ülke de değil. Araştırmalar, beyin göçü veren ülkeler arasında ilk sıralarda Mısır, İran, Fas, Tunus, Cezayir gibi ülkeler olduğunu da gösteriyor. Bir başka ifadeyle, üniversite kurumunun tarihteki öncüsü konumunda bulunan ve ilahiyat dışında fen bilimlerini de programına alan tarihteki ilk üniversiteler sıfatıyla Karaviyyin, Kurtuba ve Gırnata Üniversiteleri ile Bağdat Nizamiye Medresesi’ni kurmuş Doğu/İslam Medeniyetleri, çağımızda yetişmiş beyinlerinin Batı ülkelerine göçünü engelleyemiyor.

Türkiye, yurtdışına akademik eğitim için öğrenci gönderen ülkeler arasında 11. sırada ve her yıl yaklaşık 2 Milyar Dolarlık bir kaynak bu öğrencilerin eğitimi amacıyla ekonomimizden yabancı ekonomilere aktarılıyor. Ayrıca British Council’in Türkiye’deki 81 ilde 22-25 yaş arasındaki 4.816 üniversite öğrencisi denek üzerinde yaptığı araştırmanın sonuçları, yetişmiş insan kaybı açısından karşı karşıya olduğumuz tehdidin boyutuna dair önemli bir ipucu veriyor. Araştırma, Türkiye’de her 100 gençten 95’inin lisans ve lisansüstü eğitimlerini yurtdışındaki üniversitelerde yapmak istediklerini gösteriyor. 

Türkiye son 13-14 yıl içinde üniversite eğitiminde nicel anlamda büyük bir mesafe kat etti. Artık Türkiye’nin tüm illerinde en az bir üniversite mevcut… Öğretim görevlisi sayısı 2000’lerin başına oranla tam üç kat arttı. İşte bu noktada biz nicel olarak sağlamış olduğumuz bu başarının nitel olarak sağlanması çabası içerisinde olacağız. Konuyu çok önemsiyoruz. Bu bağlamda bir algı, kamuoyu oluşturmaya çalışarak işe koyulacağız. Nasip olursa 9 Şubat’ta Kayseri’de düzenleyeceğimiz Kültepe Ekonomi Zirvemizde konularımızdan biri de Beyin Göçü ve nitelikli eğilim modelleri olacak. Buradan edindiğimiz çıktılarla yol haritasını belirleyip bu kıymetli isimleri ülke ekonomimize nasıl kazandırabileceğiz onun çalışması içerisinde olacağız.

Ülkeler, kalkınmalarını belirli bir plan çerçevesinde geliştirmek zorundadır. Bu amaçla nüfusun sayısını ve artış hızını, niteliğini (eğitim, üretim), niceliğini (sağlık ve doğurganlık), dağılışını (kır, kent, dış ülke) belirlemek için belirli aralıklarla nüfus sayımları yapar, nüfus politikaları belirlerler. Ülkemiz Türkiye’ye baktığımızda nüfus dağılımını etkileyen en önemli faktörün ekonomik nedenler olduğunu gözlemlemekteyiz. Bunun sonucu olarak insanlar büyükşehirlere akın ediyorlar. Ülkemizin Batı kesimi bu göçlerin en fazla yoğunlaştığı coğrafya. Bugün 60 milyona dayanan İtalya’ya baktığımızda 2. Dünya savaşı sonrası yaşanan ekonomik buhran sonrası insanlarının büyükşehirlere göç etmesine rağmen başkentleri Roma’nın nüfusu 3 milyonu bulmakta. İtalya bunu ekonomide kümelenme modeliyle sağlamış durumda. Ülkemizde de belirli bölgelerde yoğunlaşmayı azaltmak istiyorsak ekonomik kümelenmeyi muhakkak gerçekleştirmemiz gerekmektedir. Teşvikler verilerken bu kümelenme öncelenmelidir. Şöyle ki, biz bilmeliyiz ki, tahıl üzerine bir işletme açılacak ise, paketlenmesine kadar bu sektörde faaliyet gösterecek firma işyerini iç Anadolu bölgemizde açmalıdır. Bunun dışında bir yerde açmak istiyorsa teşviklerden yararlanmamalı ve hatta vergisinden, sigortasına kadar daha ağır bir yükle karşılaşmalıdır. Eğer İç Anadolu bölgesinde bunu yapıyorsa teşviklerden yararlanmalı, sigortası KDV si daha ucuz olmalıdır. Eğer bunu başarabilirsek, tersine göçü de sağlamış olur, nüfus dağılımında dengelemeyi yakalar ve büyükşehirlere göçün önüne geçerek marka şehirleri oluşturmuş oluruz.  Biz bu konuyu gerek hükümet yetkililerimize ve gerekse konunun paydaşlarına açarak olgunlaştırmak istiyoruz. Eğer bunu başarabilirsek çok daha müreffeh şehirler ve çok daha fazla markayı çıkartabileceğimizi düşünüyoruz."

Haber 7 Kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Yeni Çağın Öğrenme Kriterleri Değişiyor!

$
0
0

Rekabetin giderek arttığı günümüzde, iş dünyasının ihtiyaç duyduğu düzeyde bilgi, beceri ve uzmanlığa sahip bireylerin yetiştirilmesinin önemi giderek artıyor. Bireylerin, yeni iş dünyasının yönetim ve bilgi süreçlerine uyum sağlayan yetkinliklere sahip, öğrenmeye ve gelişime açık olarak yetiştirilmesi gerekiyor.

Bu amaç doğrultusunda, bireyerin kariyer yolculuğuna yön verilmesi amacıyla İstanbul Bilgi Üniversitesi BİLGİ Lisansüstü Tanıtım Toplantısını gerçekleştirdi. Gün boyu süren etkinlik kapsamında düzenlenen “Öğrenmeyi Öğrenmek” panelinde, yeni çağın eğitim üzerindeki dönüştürücü etkisi tüm boyutlarıyla ele alındı.

BİLGİ Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Ali Tuğtan’ın moderatörlüğünü yürüttüğü “Öğrenmeyi Öğrenmek” başlıklı panelde, Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Eğitim Laboratuvarı Koordinatörü Suat Kardaş ve teknoloji yazarı Timur Sırt konuşmacı olarak yer aldı.

İçinde yaşadığımız yeni bilgi çağının gereklerinden olan yaşam boyu öğrenme ve öğrenmeyi öğrenme kavramları ile eğitim sistemindeki dönüşümün ele alındığı panelin açılışını yapan BİLGİ Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Ali Tuğtan; “Bilginin üretildiği yerde saklanarak sadece belli sayıda insanla paylaşıldığı ve bu nedenle kıymetli olduğu ortaçağ tipi öğrenmeden, bilginin çok sayıda farklı kanaldan çok sayıda insanla paylaşıldığında değerli hale geldiği yeni bir döneme geçtik” dedi.

Öğrenme İçin Gerekli Temel Beceriler Neler?

Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Eğitim Laboratuvarı Koordinatörü Suat Kardaş , küresel ölçekteki eğilimlerden her alanda çok hızlı bir şekilde etkileniyor ve değişiyor olsak da eğitim ve öğrenme konusunda, insanoğlunun bin yıllardır taşıdığı ve etkisi hiç değişmeyen becerilerin olduğunu vurguladı. Bu becerileri eleştirel düşünme, karar verme, problem çözme, işbirliği yapma ve iletişim kurma olarak sıralayan Kardaş,“Temel becerileri edinemediğimiz ve öğretemediğimiz noktada ‘öğrenmeyi öğrenmek’ gibi üst düzey becerilere sahip olamıyoruz“ dedi. Ayrıca Kardaş, bir disiplinde uzmanlaşarak o alanda derinleşmenin yanı sıra diğer disiplinlere de ilgi duymanın ve araştırmanın önemini vurguladı.

“Yeni Çağın Öğrenme Kriterleri Değişiyor”

“Yeni çağın öğrenme kriterleri değişiyor. Artık meraklı, gönüllülük esasına dayalı çalışan, üretken bireyler olmamız bekleniyor. Peki bunu nasıl başarabiliriz?” sorusuyla sunumuna başlayan teknoloji yazarı Timur Sırt, her bireyin eşsiz olduğunu bu nedenle herkesin kendine özgü bir hikaye yaratması gerektiğini belirtti. Yeni bilinmeyen bir bin yılın başında olduğumuzu söyleyen Sırt, dünyaya nasıl adapte olacağız sorusunun cevabının eğitim olduğunu ve yeni öğrenme metotları geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Geleceğin Teknoloji Yıldızları Deneyap Teknoloji Atölyeleri'nde Yetişecek!

$
0
0

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Cumhurbaşkanlığının 100 Günlük İcraat Programı kapsamında geleceğin teknoloji yıldızlarını yetiştirecek yeni bir programın hayata geçirildiğini bildirdi. 

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı öncülüğünde, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı'nın ortak çalışması sonucu başlatılan projeyle Türkiye çapında "Deneyap Teknoloji Atölyeleri" kurulacağını belirtti.

Geleceğin teknoloji yıldızlarını yetiştirmeyi hedefleyen Deneyap Teknoloji Atölyeleri Projesi'nin ilk kısmı, Adana, Ankara, Antalya, Edirne, Erzurum, Eskişehir, Hakkari, İzmir, Konya, Manisa, Muğla ve Trabzon olmak üzere toplam 12 ilde açılacak.

2020 Yılı Sonuna Kadar 81 İldeki Gençler Deneyap İle Tanışacak

Deneyap Teknoloji Atölyeleri Projesi'nin ilk adımını 12 ilde başlatacaklarını belirten Bakan Varank, "Söz verdiğimiz gibi 81 ilde hayata geçireceğimiz '100 Deneyap Teknoloji Atölyeleri Projesi'nin ilk adımını 12 ilimizde başlatıyoruz. Geleceğin Teknoloji Yıldızları Programı Türkiye'ye yayılacak, gençlerimiz hayal edecek, araştıracak, geliştirecek, üretecek. Geleceğin bilim insanlarını, araştırmacılarını, girişimcilerini keşfetmeyi ve geliştirmeyi hedefleyen Deneyap Türkiye, hızlı bir şekilde diğer illerde de yaygınlaştırılacak. 2020 yılı sonuna kadar 81 ildeki gençler Deneyap ile tanışacak. Deneyap Türkiye adı verilen proje, Türkiye'nin teknolojik kalkınma programı 'Milli Teknoloji Hamlesi'nin itici gücünü oluşturmak üzere teknoloji üretme yetkinliği yüksek genç bireyler yetiştirme amacıyla oluşturuldu. Kurulacak teknoloji atölyelerinde, yenilikçi bir eğitim modeli esas alınarak, tasarım-üretim, robotik-kodlama, elektronik programlama, yazılım teknolojileri, siber güvenlik, enerji teknolojileri, havacılık ve uzay, nanoteknoloji ve yapay zeka gibi alanlarda teorik ve uygulamalı eğitimler verilmesi planlanıyor." dedi.

Başvurular 14 Ocak- 3 Şubat Tarihleri Arasında 

Ortaokul başlangıç ve lise başlangıç çağı olmak üzere 2 yaş grubunda, 3 yıllık program kapsamındaki eğitimlerin tamamen ücretsiz olacağını vurgulayan Bakan Varank, Deneyap Türkiye'ye katılmak isteyen öğrencilerin 17 Mart 2019 tarihinde 2 aşamalı seçme sınavının ilk aşaması olan yazılı sınava tabii tutulacaklarını belirtti.

Anadolu Üniversitesi tarafından ilgili illerde yapılacak sınavın başvuru döneminin 14 Ocak- 3 Şubat 2019 tarihleri arasında olacağı açıklandı. (Sınav başvuruları ücretsiz.)

Deneyap Teknoloji Atölyeleri hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.deneyapturkiye.org web adresini zyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

İnoSuit'in Nisan 2019 Dönemi İçin Başvurular Başladı

$
0
0

Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin Kasım 2016’dan bu yana sürdürmekte olduğu İnovasyon Odaklı Mentorluk Programı’nın (İnoSuit) Nisan 2019 dönemi başvuruları başladı. Son başvuru tarihi 15 Şubat 2019.

Üniversite-Sanayi işbirliğine dayanmakta olan “İnoSuit - İnovasyon Odaklı Mentorluk Programı” kapsamında, İhracatçı Birlikleri üyesi şirketlerde inovasyon yönetimi yetkinliğinin sürdürülebilir şekilde arttırılması, inovasyon yönetimi altyapısının oluşturulması, güçlendirilmesi, her bir kurumun kendi hedeflerine, yapısına ve ihtiyaçlarına uygun kurumsal inovasyon sistemlerinin tasarlanması ve hayata geçirilmesi amaçlanıyor.

İnoSuit Programı’na bugüne kadar 41 farklı ilden 290 firma başvurmuş olup mentor havuzunda ise inovasyon yönetimi konusunda uzman 110 üniversiteden 715 akademisyen mentor bulunmakta.

İnovasyon Odaklı Mentörlük Projesi "İnoSuit" hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.tim.org.tr/tr/inosuit.html web adresini ziyaret edebilir, başvuru işlemlerinizi 15 Şubat 2019 tarihine kadar gerçekleştirebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Yıldızlı Projeler Yarışması’nın 2019 Başvurular Başladı!

$
0
0

Yıldız Teknopark, Yıldız Teknoloji Transfer Ofisi ve Yıldız Teknik Üniversitesi IEEE Öğrenci Kulübü iş birliği ile düzenlenen Yıldızlı Projeler Yarışması’nın 2019 başvuruları başladı. “Fikrini Geleceğe Taşı” sloganıyla bu yıl 11’incisi düzenlenecek yarışmanın son başvuru tarihi 3 Mart 2019.

Yıldızlı Projeler Yarışması’na kendi projesini hayata geçirmek isteyen, girişimcilik ruhuna sahip üniversite öğrencileri ve akademisyenlerin yanı sıra girişimci şirketler (start-up) başvuru yapabiliyor.

Başvuruların tamamlanmasının ardından, tüm projeler Yıldızlı Projeler Değerlendirme Kurulu tarafından değerlendirilecek ve final etkinliğine katılmaya hak kazananlar belirlenecek. Finale kalan proje sahipleri AR-GE, yenilikçilik, girişimcilik ve sunum teknikleri hakkında eğitimler alacak. Final etkinliği ise 18 Nisan’da Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsü Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek.

Final etkinliğinde bilişimden elektroniğe, enerjiden sağlığa farklı alanlardan projeler kendi alanlarındaki projelerle yarışacak. Dereceye giren proje sahipleri para ödülü, Yıldız Kuluçka Merkezi’nde özel ofis, yurtdışında sanal ofis desteği, yurtiçi ve yurtdışında mentorlük ve sponsor özel ödülleri gibi farklı ödüllerin sahibi olacak.

Geçtiğimiz 10 yılda 144 farklı üniversiteden toplam 1.890 proje başvurusunun yapıldığı Yıldızlı Projeler Yarışması hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.yildizliprojeler.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

DreamBU Kuluçka Merkezi, Girişimcilere Kapılarını Açtı!

$
0
0

Boğaziçi Üniversitesi’nin girişimciler için tasarladığı ‘’Hayal Et’’ konseptinin bir parçası olarak Boğaziçi Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ve Boğaziçi Üniversitesi Girişimcilik Merkezi işbirliğinde hayata geçirilen DreamBU Kuluçka Merkezi, Boğaziçi Üniversitesi’nde girişimcilere kapılarını açtı.

Mevcut çalışmaları güçlendirici ve bu yapıları Boğaziçi Üniversitesi değerleri ile birleştirici etkiye sahip bir oluşum olarak dünya ile rekabet edecek, yenilikçi şirketlerin Türkiye’den çıkmasına zemin hazırlamayı amaçlayan  DreamBU Kuluçka Merkezine herkes dahil olabilecek.  

Boğaziçi Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi Girişimcilik ve İnovasyon Yöneticisi Barkın Arak merkez hakkında ‘’Girişimciliğin gelişmesi ve büyümesi adına Boğaziçi Üniversitesi olarak uzun bir zincir planladık. Bu zincirin içerisinde potansiyel girişim fikri olan, girişimlerde görev almak isteyen nitelikteki öğrencileri, akademisyenleri ve dışarıdan bu sisteme dahil olmak isteyenleri alacağımız, onları önce şirketleştirme yönünde yetiştireceğimiz, ardından iç piyasada tutunup büyümeye yönlendireceğimiz ve daha sonra bu girişimlerin yurtdışına açılmasını hedeflediğimiz bir zincir inşa ettik. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi’nde çeşitli programlar başlattık’’ dedi.

DreamBU Kuluçka Merkezi’nin açılışına katılan Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmed Özkan ise Boğaziçi Üniversitesi’nin kurulduğundan bu yana genlerinde ve bünyesinde girişimcilik ruhunu taşıdığını belirterek Kuluçka Merkezi’yle somut bir oluşum kazandırıldığını ifade etti. Prof. Dr. Özkan, bu merkezin Boğaziçi Üniversitesi’nin girişimciliğe yönelik adımlarının yalnızca biri olduğunu belirterek burada elde edilecek başarıların ilerideki çalışmalara da ışık tutacağını vurgulayarak sözlerini tamamladı.

Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümü Dr. Öğr. Üyesi ve Boğaziçi Üniversitesi Girişimcilik Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Oğuzhan Aygören ise böyle bir merkezi kurmayı uzun yıllardır hayal ettiklerini ve bu merkezin öğrencilerin fikirlerini girişimcilerle paylaşarak uluslararası vizyona sahip işler çıkarmalarında etkili olacağını vurguladı. Aygören,“Boğaziçi Üniversitesi’nde aslında çok fazla proje üretiliyor; ancak çoğunlukla birbirimizden haberdar olamıyoruz. Bu mekân hem girişimcilerin birbirlerinden haberdar olmasına hem de yeni fikirleri olan öğrencilerin cesaretlenmesine katkı sağlayacak” ifadeleriyle düşüncelerini paylaştı.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Geleceğin Yıldızları, Deneyap Teknoloji Atölyeleri Sizi Bekliyor!

$
0
0

Cumhurbaşkanlığı’nın 100 Günlük İcraat Programıçerçevesinde, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı, TÜBİTAK ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı’nın ortak çalışması sonucu 81 İlde 100 Deneyap Teknoloji Atölyesi Projesi hayata geçiriliyor. Geleceğin teknoloji yıldızlarının yetişeceği Deneyap Teknoloji Atölyelerinin ilk kısmı, Adana, Ankara, Antalya, Edirne, Erzurum, Eskişehir, Hakkâri, İzmir, Konya, Manisa, Muğla ve Trabzon olmak üzere toplam 12 ilde açılıyor.

Deneyap Türkiye, Türkiye’nin teknolojik kalkınma programı Milli Teknoloji Hamlesinin itici gücünü oluşturmak üzere, teknoloji üretme yetkinliği yüksek genç bireyler yetiştirmeyi amaçlıyor. Kurulacak Teknoloji Atölyelerinde, yenilikçi bir eğitim modeli ile Tasarım-Üretim, Robotik-Kodlama, Elektronik Programlama, Yazılım Teknolojileri, Siber Güvenlik, Enerji Teknolojileri, Havacılık ve Uzay, Nanoteknoloji ve Yapay Zekâ gibi alanlarda teorik ve uygulamalı eğitimler verilmesi planlanıyor. Ortaokul başlangıç ve lise başlangıç çağı olmak üzere iki yaş grubunda, 3 yıllık bir program sunulan Deneyaplarda eğitimler ise tamamen ücretsiz olacak.

İlgili yaş grubunda bulunan öğrencilerin Deneyap Teknoloji Atölyelerine katılabilmeleri için tek şart ise, yapılacak iki aşamalı seçme sınavında başarılı olmaları. Belirlenen 12 ilde, seçme sürecinin ilk aşaması olan yazılı sınav 17 Mart 2019 tarihinde gerçekleştirilecek. Anadolu Üniversitesi tarafından, ilgili illerde yapılacak sınavın başvuru dönemi ise 14 Ocak-10 Şubat 2019 tarihleri olarak belirlendi. Sınav başvuruları, eğitimin kendisi gibi yine ücretsiz olacak.

Tüm Türkiye’de, geleceğin bilim insanlarını, araştırmacılarını, girişimcilerini keşfetmeyi ve geliştirmeyi hedefleyen Deneyap Türkiye, hızlı bir şekilde diğer illerde de yaygınlaştırılacak. Bu gelişim imkânının, 2020 yılsonuna kadar 81 ildeki gençlerle buluşturulması planlanıyor.

www.deneyapturkiye.orgweb adresini ziyaret ederek Deneyap Teknoloji Atölyeleri hakkında daha detaylı bilgi edinebilirsiniz.

Deneyap Türkiye’nin bir parçası olmak isteyen gençler ve veliler başta olmak üzere haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


Erdoğan: Teknolojiye Hâkim Olmadan Bağımsızlığımızı Sürdüremeyiz!

$
0
0

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ODTÜ Teknokent Bilişim İnovasyon Merkezi’nin açılış törenine katıldı. Bir ihtisas teknoparkı olan merkezin Türkiye’ye kazandırılmasını sağlayan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile ODTÜ yönetimini tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin hedeflerine ulaşabilmesi için, bu tarz merkezlerin olmasını ve çoğalmasını önemsediklerini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ODTÜ Teknokent Bilişim İnovasyon Merkezi açılış töreninde yaptığı konuşmada, “İnsanımızın zekâsını ve pratikliğini bilimsel ve teknolojik disiplinle fikre, araştırma-geliştirmeye, ürüne, üretime dönüştürdüğünde Türkiye’nin herkesi şaşırtacak bir hızla yükselişe geçeceğine inanıyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ODTÜ’nün kuruluş hikâyesinin Türkiye’de bilimin ve teknolojinin serencamını göstermesi bakımından çarpıcı bir örnek olduğunu vurgu yaparak kendi alanının en büyük kurumlarından biri olan ODTÜ’nün başarılarıyla adından söz ettirdiğini, ideolojik kavgaların yaşandığı dönemden etkilenmesine rağmen ODTÜ’nün, bilim ve teknoloji alanındaki marka değerini korumayı ve geliştirmeyi hep bildiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ODTÜ’yü hep başarılarıyla, yetiştirdiği kaliteli öğrencileriyle, sahip olduğu yüksek standartlı öğretim kadrosuyla ve altına imza attığı bilim-teknoloji faaliyetleriyle değerlendirdiklerine dikkat çekti. 

Türkiye’nin insanlık tarihinin en eski eğitim kurumlarına ev sahipliği yapmış bir coğrafyada bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan,  böyle bir mirasa sahip olmaktan şeref duyduğunu, bu mirasa layık olmanın sorumluluğunu da üstlendiklerini, tarih boyunca değişen şartlara, ihtiyaçlara, taleplere göre sürekli yenilenen, gelişen Türk yükseköğretiminin Cumhuriyet döneminde de bu değişimini sürdürdüğünü vurguladı.

Üniversiteleri küresel yarışta en büyük güç kaynağı olarak gördüklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilimin ahlaki değerlere yaslandığı nispette insana ve topluma hizmet edeceğini ancak bilimin kendisinin ticari meta hâline gelmesine izin verilmemesi gerektiğini sözlerine ekledi.

“Beşeri Sermayemiz, Bizim En Büyük Gücümüzdür”

“Biz, mirasçısı olduğumuz medeniyetlerin bilime katkılarını devam ettirmekle görevliyiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla yükseköğretimde çok büyük atılımlar gerçekleştirdiklerini, üniversite sayısını 76’dan 206’ya, üniversite öğretim elemanı sayısını 76 binden 162 bine, öğrenci sayısını 1,6 milyondan 8 milyona, yabancı öğrenci sayısını 15 binden 143 bine çıkartarak Türkiye’nin bu alanlardaki niceliksel tüm tıkanıklıklarını aştıklarını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni dönemde niteliğe, kaliteye yoğunlaşmak gerektiğinin altını çizerek, “Beşeri sermayemiz, bizim en büyük gücümüzdür. Bunun için de yükseköğretim sistemimizi, kurumlarıyla ve yönetimiyle çok daha ileriye taşımamız şarttır” dedi.

Türkiye’nin hâlihazırda çok ideal bir yükseköğrenim sistemine sahip olmadığı eleştirisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu alanda daha kapsamlı ve büyük adımlar atmakta kararlı olduklarını, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin diğer hususlar gibi yükseköğretim alanındaki reformlar için de bize büyük imkânlar sağladığını belirtti.

“Türkiye’yi Yükseköğrenimde Parmakla Gösterilen Ülkeler Aarasına Sokacağız”

Araştırma üniversitelerinden misyon farklılaşmasına ve kalite kuruluna kadar yapılan tüm çalışmaları yakından izlediğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Özellikle tıp, mühendislik ve hukuk gibi temel alanlarda eğitim kalitesinin yükseltilmesine yönelik reformlara olan ihtiyacımız çok daha acildir. Vakıf üniversitelerimizin, kendilerine sağlanan onca ayrıcalığa rağmen, kimi istisnalar hariç, eğitimde kalitenin yükseltilmesi beklentilerimize yeteri kadar katkıda bulunamadıklarını görüyoruz. Hatta bazı vakıf üniversitelerimizin, vakıf mantığıyla asla uyuşmayacak şekilde, sadece kazanç odaklı faaliyet gösterdiklerini de üzüntüyle müşahede ediyoruz. Bu meselenin üzerinde de hassasiyetle durulması gerekiyor. Ayrıca, denklik konusunun da, yine bu kalite anlayışı çerçevesinde geliştirilecek objektif kriterlere bağlanarak hızla çözülmesine ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. İnşallah tüm bu meseleleri önümüzdeki dönemde hâl yoluna koyacak, Türkiye’yi yükseköğrenimde parmakla gösterilen ülkeler arasına sokacağız.”

“Teknolojiyi Tasarlayan, Üreten Bir Ülke Konumuna Gelmeliyiz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan,  dünyada artık bağımsızlığın ölçüleri olan toprak, bayrak, millî para gibi kriterlere yenilerinin eklendiği bir döneme girildiğine vurgu yaparak bunların başında da teknolojik bağımsızlığın geldiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Veri üretiminden güvenliğine, savunma, sağlık, eğitim, bilişim teknolojilerinden yapay zekâya kadar her alanda kendi ayaklarımızın üzerinde durmak mecburiyetindeyiz. Şayet biz bunu beceremezsek zorunlu olarak ipin ucu başka birilerinin eline geçecektir. Nasıl topraklarımıza hükmetmeden bağımsız olamazsak teknolojiye hâkim olmadan da bağımsızlığımızı sürdüremeyiz. Üstelik bizim, kendimizle birlikte, kalbini ve umudunu bize yöneltmiş tüm dostlarımıza, kardeşlerimize karşı da sorumluluklarımız var. Teknolojik bağımsızlığımız, işte bu sebeple de çok önemlidir” değerlendirmesinde bulundu.

Bilgi temelli kalkınmanın temel şartının; kendi değerlerini özümsemiş ve bununla birlikte bilim ve teknolojinin, künhüne vakıf bir nesil yetiştirmek olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, teknolojiyi sadece kullanan değil, tasarlayan, geliştiren ve üreten bir ülke konumuna gelmeden hedeflere ulaşılamayacağını, teknolojiden daha hızlı hareket etmek için çalışmak gerektiği sözlerine yer verdi.

“Üniversite-Sanayi İş Birliğini Çok Daha İleri Seviyelere Taşımalıyız”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm hazırlıkların dijital bir dünya için yapılması gerektiği uyarısında bulunarak, bilgiye erişimi sınırlandırmanın değil, tam tersine çeşitlendirmenin ve bilinçli kullanımının yollarını arayacaklarını bunda da üniversitelere ve akademisyenlere büyük görevler düştüğünü anlattı.

Küresel rekabette öne geçebilmek için üniversitelerin de en etkin şekilde kullanılması gerektiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın yapay zekâ çalışmalarında yeni bir teknoloji seviyesine doğru gittiğini, Almanya’da buna “Endüstri 4.0”, Japonya’da“Toplum 5.0”, ABD’de“Yaşam 3.0 - 4’ncü Devrim - Birey 4.0” gibi adlar verildiğini Türkiye’de ise“Millî Teknoloji Hamlesi ve Dijital Türkiye” diyerek bu süreçte yer aldıklarını söyledi.

Üniversite-sanayi iş birliğini çok daha ileri seviyelere taşımak gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda Çin Halk Cumhuriyeti’nin çok başarılı olduğunu, orada üniversite öğrencilerinin yarı zamanlı olarak fabrikalarda çalıştığını, böylelikle teori ile pratiği bir arada tecrübe ettiklerini, Türkiye’de de bu modelin başarılabileceğini kaydetti.

“Türkiye, Üniversite Yönetimlerinin Özerkliği Bakımından Dünyada İyi Bir Yerde”

Cumhurbaşkanı Erdoğan,“Üniversitelerle sanayiyi yenilikçi fikirlerin ürüne dönüştürülmesi ortak gayesi etrafında buluşturan teknoparkların desteklenmesi, bu bakımdan çok önemlidir. ODTÜ şu anda bu adamı atmış durumda. Bir an önce bunun neticesini de bu Teknopark’tan almamız lazım” şeklinde konuştu.

Teknoparkların kuruluş amaçlarının dışına çıkmaması için de buralarda faaliyet gösterecek firmaların hassasiyetle belirlenmesi gerektiği üzerinde duran Cumhurbaşkanı Erdoğan, alanında kendisini ispat etmiş teknoloji firmalarıyla hedeflere yürünürken, diğer firmalara da farklı imkânlar sağlanabileceğini belirtti.

Doktora programlarına ağırlık verilmesi ve araştırma programlarının koordinasyonu, etkinliği, verimliliği için kurumlar arasında sıkı bir iş birliğine gitmek gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Görüldüğü gibi, üniversitelerimizle birlikte daha yapacak çok işimiz bulunuyor.  Türkiye, üniversite yönetimlerinin özerkliği ve kendilerine tahsis edilen kaynaklar bakımından dünyada gerçekten iyi bir yerdedir” ifadesini kullandı.

“Türkiye’yi Hep Birlikte Hedeflerine Ulaştıracağız”

Türkiye’nin her ilinde üniversite bulunduğunu, artık üniversitelerin öğrencinin ayağına gittiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendini bilime ve teknolojinin gelişmesine adamış yönetimler elinde üniversitelerin yakın gelecekte arzu edilen kaliteye ulaşacağına olan inancını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanı olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da daima yanınızda bulunacağımdan asla şüpheniz olmasın. Türkiye’yi hep birlikte hedeflerine ulaştıracağız. Bu sadece benimle olacak bir iş değil. Ben siyaset olarak, ülkemin başındaki bir yönetici olarak varım. Sizler ise ilim ve irfanın temsilcileri olarak varsınız. Eğer bizler bütünleşirsek o zaman gerçekten milliyetperver, vatansever bir nesil yetiştirir ve ülkemizi uçururuz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının sonunda, ODTÜ Teknokent Bilişim İnovasyon Merkezi’nin hayırlı olması temennilerini yineleyerek merkezde çalışacaklara başarılar diledi.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Değişen Müşteri İhtiyacını Anlayabilen Kurumlar Başarılı Oluyor

$
0
0

İstanbul Bilgi Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Kurumsal İletişim Yüksek Lisans Programı, “Kurumsal İletişimde Gelecek Vizyonu” isimli bir etkinliğine ev sahipliği yaptı. Sektörün geleceğinin ele alındığı etkinlikte, değişen müşteri ihtiyacını anlayabilen kurumların başarıyı yakaladığı vurgulandı.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Kurumsal İletişim Yüksek Lisans Programı’nın düzenlediği “Kurumsal İletişimde Gelecek Vizyonu” etkinliği akademisyenler ve sektörün önde gelen profesyonellerin katılımıyla gerçekleştirildi. Etkinlikte sektörde öngörülen değişimlerin yanı sıra sektörün mevcut durumu da değerlendirildi.

Dijitalleşme ile birlikte hızla değişen insan – teknoloji ilişkisinin halkla ilişkiler sektöründeki yansımalarına vurgu yapan BİLGİ Halkla İlişkiler ve Kurumsal İletişim Yüksek Lisans Programı Direktörü Dr. Öğretim Üyesi Vehbi Görgülü; “Kurumsal iletişim alanında oluşan boşluğu Türkiye’de faaliyet gösteren kurumlar, alanda çalışan STK’lar ve akademi olarak birlikte çalışarak doldurmalıyız” dedi.

Kurumlar Topluma Sağladıkları Fayda Üzerinden Değerlendiriliyor

“Kurumsal İletişimde Gelecek Vizyonu” başlıklı bir sunum yapan BİLGİ İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Barika Göncü, Türkiye’de halkla ilişkiler bağlamında çok önemli adımlar atıldığına ve ciddi bir bilgi birikiminin oluştuğuna dikkat çekti. Kurumların kâr etmelerinden ziyade topluma nasıl katkı sağladığı ile değerlendirildiğini dile getiren Göncü, “Odak noktası olarak çalışan-işveren ilişkilerini ele alan Edelman Güven Barometresi sonuçlarına baktığımızda kurumlar, çalışanların kendileri ve dünya için önemli addettikleri sorunların çözümünde karar mercii olarak görülüyor. Kurum yöneticilerininse bu açıdan liderlik potansiyeline sahip olmaları ve ‘güvenilir patikalar sunmaları’ isteniyor” dedi.

Kurumların 3 Ana Sorununa Dikkat Çekildi

Vodafone Türkiye Pazarlama Kıdemli Müdür Yardımcısı Selim Kayhan yaptığı sunumda kurumların 3 ana sorununa dikkat çekti. Kayhan, “Kurumlar için en önemli nokta müşterilerin sürekli değişen ihtiyaçları. Günümüzde en büyük yetki ve güç müşterilerin elinde. Bu nedenle biz de markalar olarak bu ihtiyaçları çok hızlı yakalayarak kurumsal süreçlere adapte edebilmeliyiz” dedi. Kurumları yavaşlatan diğer iki ana sorunu ise bireylerin hedeflerinin kurumun hedeflerinin önüne geçmesi ve onay süreçlerinin uzun ve zorlayıcı olması olarak sıraladı.

UBS İsviçre Varlık Yöneticisi Aydil Özer dijitalleşmenin kurumsal iletişim alanında yarattığı en büyük zorluğun, profesyonellerin müşteriden her daim bir adım önde olması gerekliliği olduğunu belirtti. Merlin Entertainments Grup insan Kaynakları Müdürü Gül Bulem Yılmaz ise“İK Perspektifinden Kurumsal İletişimin Dönüşüm Süreci” başlıklı sunumunda, dijitalleşmenin getirdiği şeffaflığa ve kurumların milenyum neslinin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak hareket etmesi gerekliliğine vurgu yaptı.

Canpa Holding A.Ş. kurumsal İletişim Yöneticisi Melike Özcan ise bireylerin kurumlara aidiyet duygularının geliştirilmesinin önemine dikkat çekti. Bu sürecin de samimi bir çalışma ortamından ve kurumların bireylere sürekli kendini geliştirme imkanı sağlamasından geçtiğini vurguladı.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

İTÜ Çekirdek, 2019-2020 Dönemi Girişimci Başvuruları Başladı!

$
0
0

Dünyanın en iyi üç üniversite kuluçka merkezi arasında gösterilen İTÜ Çekirdek, 2019-2020  dönemi girişimcilerini kabul etmeye başladı.

İTÜ Çekirdek’te girişimcilere açık ofis, mini MBA/girişimcilik eğitimi, teknik altyapı desteği, laboratuvar kullanım imkânı, laboratuvar sarf malzemeleri desteği, İTÜ Çekirdek’in 40’ı aşkın paydaşı ile tanışma desteğinin yanı sıra aralarında alanında uzman iş dünyası ve akademiden 300’ü aşkın gönüllü mentor desteği de sağlanıyor. Girişimcilere ayrıca fikri mülkiyet haklarını koruyabilmeleri için, İTÜ’nün teknoloji transfer ofisi İTÜNOVA TTO ile birlikte Türkiye, Avrupa ve Amerika’da patent alabilmeleri için patentin niteliğine göre mali destek ve danışmanlık hizmetleri de veriliyor. Bunların yanı sıra, girişimcilerin büyümesine destek olmak için satışa yönelik ilişki sağlama desteği de sunuluyor. Bu kapsamda, fikir, prototip, ilk müşterilerini edinme veya ilk yatırımcılarıyla anlaşma aşamalarındaki girişimcileri desteklemek amacıyla çalışan İTÜ Çekirdek Erken Aşama Kuluçka Merkezi, 2019-2020 dönemi girişimcilerini kabul etmeye başladı. 

İTÜ Çekirdek kurulduğu 2012 yılından beri ülke genelinde 1.797 teknoloji girişimine ve 4.233 girişimciye destek verdi. 74 milyon TL’yi aşkın yatırım alan İTÜ Çekirdek girişimlerinin toplam değerlemesi 650 milyon TL’yi, toplam cirosu ise 65 milyon TL’yi aştı. Her yıl Kasım ayında düzenlenen İTÜ Çekirdek’in girişimcilik yarışması Big Bang Start-up Challenge’da ise yalnızca geçtiğimiz yıl girişimcilere 21 milyon TL’lik kaynak ulaştırıldı.

Konuyla ilgili konuşan İTÜ ARI Teknokent Genel Müdürü Doç. Dr. Deniz Tunçalp,“İTÜ Çekirdek’te farklı aşamalardaki girişimcilerin ihtiyaçlarına göre farklı süreçler yürütüyoruz. Fikrini belirli bir prototip aşamasına getirmiş girişimcileri İTÜ Çekirdek önkuluçka sürecimize dahil ederek, pazara hazırlıyoruz. Belli bir olgunluğa gelmiş, yatırımcı karşısına çıkmaya hazır girişimcileri ise hızlandırılmış önkuluçka sürecimiz İTÜ Çekirdek Express’e alıyoruz. Böylece girişimciler hızla yatırımcı ve müşterilerle tanışıp ekonomik imkanlarla buluşurken, bir yandan da İTÜ Çekirdek imkanlarından yararlanabiliyorlar. İTÜ Çekirdek’te girişimciler, kendi imkanlarıyla ulaşabileceklerinden çok daha fazla yatırımcı ve müşteriyle bağlantı kurma fırsatına kavuşuyor” dedi.

Unutmayın, teknolojik, yenilikçi girişimlere sahip, fikrinin inovatif ve ticari faaliyete dönüştürülebilir olduğuna inanan tüm girişimler için en doğru adres olan İTÜ Çekirdek’e teknolojinin tüm alanlarında ve sektörlerden başvuru yapılabiliyor.

Bugüne kadar yüzlerce teknoloji girişimine destek vererek başarılı olmalarını sağlayan İTÜ Çekirdek’e hakkında daha detaylı bilgi edinmek ve İTÜ Çekirdek'e katılmak isteyen girişimci okurlarımız www.itucekirdek.com web adresini ziyaret edebilirler. 

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Türkiye'nin Dijital Üretim ve Tasarım Merkezi Açıldı!

$
0
0

İTÜ ARI Teknokent liderliğinde,İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) desteğiyle girişimci ve endüstriye değer katacak nitelikte kurgulanan, Türkiye’nin en çeşitli makine parkuruna sahip Dijital Üretim Merkezi İTÜ MAGNET FAB | TRİDİ, teknolojinin çekim merkezi İTÜ MAGNET içerisinde kapılarını açtı. 

12 Şubat 2019 Salı günü düzenlenen İTÜ MAGNET FAB | TRİDİ'nin açılış töreni; Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, İTÜ Rektörü ve İTÜ ARI Teknokent YK Başkanı Prof. Dr. Mehmet Karaca, İstanbul Valisi Yardımcısı İsmail Gültekin ve İSTKA Genel Sekreter Vekili Dr. Fatih Pişkin’in katılımıyla gerçekleştirildi.

Üniversite - sanayi iş birliğinin en başarılı örneklerinden biri olacak olan İTÜ MAGNET FAB | TRİDİ’de bir yıl sonunda 1000’den fazla prototipin çıkması, 50’den fazla endüstriyel tasarım projesinin gerçekleştirilmesi planlanıyor. Merkezde 19 adet üç boyutlu yazıcı, 2 adet lazer kesim makinesi ve 4 adet CNC makinesi yer alıyor. Alanında uzman bir start-up olan Tridi ile iş birliği halinde inovasyon ve sürdürülebilirlik odaklı bir sistem kurgulayan İTÜ ARI Teknokent, bu merkez ile büyük, orta ve küçük ölçekli sanayiden endüstriye, öğrencilerden bireysel kullanıcılara kadar geniş bir kitleye prototipleme ve ön seri üretim süreçlerinde değer yaratmayı hedefliyor. İTÜ MAGNET FAB | TRİDİ; endüstriyel 3D baskı, silikon kalıplama, lazer kesim, yüzey işlemleri ve tasarım hizmetlerinin yanı sıra üretimin içinde bulunmak isteyenlere kendi kullanabilecekleri bir ortak üretim ve çalışma alanı da sunuyor.

 “Bütün Gayretimizi Bu Ekosistemi Güçlendirme Yönünde Sürdürüyoruz”

Açılış töreninde konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır,“Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak son dönemde bu tür çalışmalarımızı, Milli Teknoloji Hamlesi başlığıyla çerçevelediğimiz işleri yoğunlaştırmış durumdayız. Milli Teknoloji Hamlesi derken neyi kastediyoruz: Temelde bağımsızlığımız için stratejik değer taşıyan, olmazsa olmaz ürünlerin milli ve özgün olarak geliştirilmesi ve üretilmesi ve bunun yanında bizi dünyada ekonomik yarışta öne çıkaracak yüksek katma değerli ürünlerin önceliklendirilerek, kamu tarafından desteklenilerek milli ve özgün üretimlerin gerçekleştirilmesidir. Milli Teknoloji Hamlesi’nde bu ekosistemin en önemli bileşeni diyebileceğimiz teknoparklar, teknoparklar bünyesindeki kuluçka hızlandırma merkezlerimiz, atölyeler, dijital merkezler çok büyük bir yer tutuyor. Bütün gayretimizi bu ekosistemi güçlendirme yönünde sürdürüyoruz. Bakanlığımız bir yandan teknoloji geliştirilme bölgelerinin kuruluşlarına destek oluyor. 2001 yılında Türkiye'de iki teknoloji geliştirme bölgesi varken bugün 84 teknopark var ve bunların 61’i hali hazırda aktif. Şimdiye kadar teknoparklarımızda 4 milyar dolara yakın ihracat gerçekleştirildi. 119 milyar lira satış gerçekleştirildi. 5 binin üzerinde teknopark firmamızda hali hazırda 40 binin üzerinde araştırmacımız çalışıyor. Biz bakanlık olarak bugüne kadar 984 milyon lira doğrudan destek verdik teknoloji geliştirme bölgelerine. 2017’de bakanlığımız tarafından yapılan değerlendirmede performans endeks sıralamasında bütün teknoloji geliştirme bölgeleri arasında İTÜ ARI Teknokent birinci sırada yer aldı. Ben hem rektörümüzü hem de teknopark yöneticilerimizi hem de bütün bu sürece katkı veren girişimcilerimizi yürekten tebrik ediyorum” dedi.

“İTÜ MAGNET FAB | TRİDİ Üretim Merkeziyle Yeni Bir Dönemin Kapılarını Açıyoruz” 

Açılış töreninde konuşan İTÜ Rektörü ve İTÜ ARI Teknokent YK Başkanı Prof. Dr. Mehmet Karaca, “Fikirden ürüne giden yolun dijital süreçlerle yürütüleceği, Türkiye'nin en kapsamlı dijital üretim merkezi İTÜ MAGNET FAB | TRİDİ’yi açmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Gelecek, inovasyon ve dijitalleşme odağında değer yaratacak İTÜ MAGNET FAB | TRİDİ üretim merkezinde; üç boyutlu yazıcıları, lazer ve CNC makinelerini büyük, orta ve küçük ölçekli sanayiden, öğrencilere ve diğer bireysel kullanıcılara kadar geniş ve etki yaratabilecek bir kitlenin hizmetine sunuyoruz. Bildiğiniz üzere özellikle donanım girişimcilerinin ve Ar-Ge odaklı firmaların projelerini gerçekleştirebilmeleri için prototipleme ve özel seri üretim ihtiyaçları olur. Bu ihtiyaçları en güncel teknolojiler ve modern yazılım altyapısı ile karşılayan İTÜ MAGNET FAB | TRİDİ üretim merkeziyle değer yaratan yeni bir dönemin kapılarını açıyoruz. Ülkemizin milli ve yerli üretim hedeflerine de üniversite olarak yön ve destek vermeye devam ediyoruz.” dedi.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Kozmetiğin En Önemli Maddesi 'Keratin' Erzurum'da Üretildi!

$
0
0

Erzurum Atatürk Üniversitesi (ATAÜ) laboratuvarlarında Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esabi Başaran Kurbanoğlu ve ekibinin 25 yıllık çalışmasının ardından biyo-teknolojik teknikler kullanılarak yüzde 100 yerli ve katkı maddesi içermeyen nano-keratin üretildi. 

Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esabi Başaran Kurbanoğlu ve ekibinin 25 yıllık çalışmasının ardından biyo-teknolojik teknikler kullanılarak üretilen yerli keratin için patent başvurusu yapıldı.

"Amacımız Türkiye Ekonomisine Katkı Sağlamak"

Üniversite olarak bilgiyi toplumla buluşturan çalışmalara destek verdiklerini ve bilginin ürüne/değere dönüşmesine önem verdiklerini dile getiren Erzurum Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, AA muhabirine yaptığı açıklamada "Üniversite olarak amacımız, çalışmalarımızın Türkiye'nin ekonomisine ve büyümesine katkı sağlamasıdır. Bu tip çalışmalara hem destek veriyoruz hem teşvik ediyoruz hem de bu tür çalışmaların yapılabilmesi için gereken ortamları oluşturuyoruz. Arkadaşlarımıza bu çalışmalarından dolayı teşekkür ediyoruz." dedi.

"Bu Ürün 25 Yıllık Bir Birikimin Eseridir"

Çalışmaların 25 yıl önce başladığını bildiren Prof. Dr. Esabi Başaran Kurbanoğlu ise ürettikleri keratin maddesinin, ileri boyutta bir nano özelliği taşıdığını belirterek, Türkiye'de bir ilke imza attıklarını savundu. Dünya literatüründe konuyla ilgili yayımlanmış bilimsel makalelerinin olduğunu ve çalışma süresince yurt dışında üretilen keratinleri incelediğini belirten Prof. Dr. Kurbanoğlu, "2005 yılında keratini kullanılabilir bir forma soktuk. Nihayet bugün üretir noktaya geldik. Bu ürün 25 yıllık bir birikimin eseridir." diye konuştu.

"İthal Edilenden Çok Daha Saf ve Nano Boyutta"

Yurt dışından ithal edilen keratinlerin kanserojen madde içerdiğini bildiren Prof. Dr. Kurbanoğlu, yerli üretim keratinle ithal keratin arasındaki farka ilişkin şu açıklamaları yaptı: "Ürettiğimiz keratinin ithal edilenlerden en temel farkı çok saf ve nano boyutta oluşudur. İthal edilene nazaran ürettiğimiz keratinin içerisinde herhangi bir toksit ya da katkı maddesi yoktur. Yerli üretimimiz olan keratinin kokusu da rengi de ithal edilenlerden farklıdır. Herhangi bir zararlı yan etkisi de yoktur."

Doğal ürünlerden toz halde elde edilip suda hemen çözülebilen ve raf ömrü uzun olan nano-keratinin, aynı zamanda yüksek kaliteli de olduğunu ifade eden  Prof. Dr. Kurbanoğlu, bu maddeden krem ve şampuan yapılarak etkili bir şekilde kullanılabileceğini aktardı.

"Kozmetik, Ülke Olarak Döviz Kaybı Yaşadığımız En Büyük Sektörlerden Biri"

Prof. Dr. Kurbanoğlu, yerli imkanlarla üretilen keratinin, Türkiye için ekonomik önemine şu sözlerle dikkat çekti; "Kozmetik, ülke olarak döviz kaybı yaşadığımız en büyük sektörlerden biri konumunda. Hedefimiz, bu ürünü endüstriyel boyutta seri üretime alıp halka açmaktır. Böylelikle, keratin içerikli ürünlerin ithalatından kaynaklı döviz kaybından da kurtulmuş oluruz."

Star kaynaklı haberimizi kozmetik sektöründe faaliyet gösteren girişimci/girişimci adayı okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Okul- Sanayi İşbirliği İstanbul Projesi İle Okullar Değişiyor!

$
0
0

İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından hayata geçirilen Okul-Sanayi İşbirliği İstanbul Projesi, meslek liseleri ile sanayiyi dahada yaklaştırıyor.

İstanbul Ticaret Odası hayata geçirdiği Okul- Sanayi İşbirliği İstanbul Projesi kapsamında başlattığı hamilik projesi ile hem sanayiye nitelikli teknik eleman hem üniversitelere sağlam temelleri olan mühendis adayları yetiştiriyor. İTO’nun, sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli teknik eğitim almış gençlerin yetişmesi için 2015’te başlattığı hamilik projesinin ilki Büyükçekmece’deki Rosvita-Timur İmrağ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi. Hamilik projesi ile okulun hem atölyeleri hem öğrencileri değişti.

Peki nasıl mı?

Okul- Sanayi İşbirliği İstanbul Projesi’nin ilk uygulandığı okul olan Büyükçekmece Rosvita-Timur İmrağ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde 32 derslik, 4 BT sınıfı, 3 fen laboratuvarı, 2 atölye bulunuyor. Okulda Elektrik-elektronik, Endüstriyel Otomasyon, Makine Teknolojisi, Bilişim Teknolojileri alanları yer alıyor. Öğrencilerin becerilerini geliştirmek için Ar-Ge laboratuvarı kurulan okulda, kızların en çok tercih ettiği alan makine bölümü. İTO’nun hamilik projesi kapsamında okula iki farklı CNC makinesi alındı ve otomasyon laboratuvarı kuruldu. Hidrolik pnomatik cihazların bulunduğu atölyelerde ders gören öğrenciler, bilgisayarda modelleme ve otomatik kumanda sistemleri eğitimleriyle robot sistemlerinin kurulum ve kontrolünü de yapabiliyor.

Okulda iki yıldır ‘Harezmi Eğitim Modeli’ uygulanıyor. Bu model, diğer okulların da ilgisini çekiyor. Diğer şehirlerden öğretmenler, sık sık bu okulu ziyaret ederek Harezmi modeli için hazırlanmış özel sınıfı inceleyip, uygulamayı yerinde görüyor.

Okul öğrencilerinin endüstri 4.0 alanındaki yarışmalarda birincilik ve beşincilik dereceleri bulunuyor. Geçen yıl akıllı şehir çözümleri konusunda düzenlenen etkinliklerde öğrenciler başarılı oldu. Okulda ayrıca, faydalı model ve isim patenti okula ait TOYBOT adlı robotik kodlama kompakt eğitim kiti tasarlandı. Bu sistemde, Amerikan muadillerine göre daha fazla uygulama ve daha açık yazılım kullanıldı. Yarışmalara kendi tasarladıkları robotlarıyla katılan öğrenciler, ayrıca bu robotlarına beyin dalgalarıyla hareket ettirme imkanı sağlayan sistemleri de entegre ettiler. Okul, 30 Ocak’ta Zorlu Center’da düzenlenecek etkinlikte robotlarını da sahneye çıkaracak.

Hamilik projesi başlamadan önce fakültelere hiç öğrenci gönderemeyen okulun bu yıl elektrik-elektronik, mekatronik ve yazılım mühendisliklerinde üniversite öğrenimini sürdüren mezunları var. 

Orta Öğretim Algısı Değişiyor

Projenin emektar hamisi İTO Takım Tezgahları ve Otomasyon Meslek Komitesi Meclis Üyesi Mustafa Büyükdede, proje ile okuldaki çocuklara dokunabilmeyi başarabildikleirni söylüyor ve şunları ekliyor; “Sadece atölyelerine makine almakla yetinmedik. Onların yeteneklerini ortaya çıkarmaları için ufuklarını açtık. Böylece bir şeyi ispat ettik. Çocukların özgüvenleri de arttı. Artık çocukların kalite farkını, farkındalık olarak ortaya koymak istiyoruz”.

Büyükçekmece’deki Rosvita-Timur İmrağ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Okul Müdürü Cemal Şahin ise proje ile ilgili yaptığı açıklamasında şunları söylüyor; “Hami projesiyle okuldaki değişim her yere yansıdı. Hamimiz Mustafa Büyükdede, öğrencilere dokundu, ‘yürüyün aslanlarım’ dedi. Bu teşvik onların enerjilerini mesleğe yöneltmelerini kolaylaştırdı. Atölyelerin donatılması, öğrencilerin şevkini daha da arttırdı. Velileri de okula daha da yakınlaştırdı. Daha önce veliler çocuğumuz ya üniversiteye gidemezse diye endişeleniyordu. Halbuki meslek öğrenmek can simidi. Burada çocukların geleceğe nasıl hazırlandığını görenlerin, orta öğretime bakışı da değişmeye başladı”.

Eğitim Sistemine Örnek Oldu

Sanayiye, üretime iyi eğitim almış nitelikli teknik elemanların lazım olduğunu söyleyen hami Mustafa Büyükdede, “Genç yaşta mesleki eğitim alıp üretime dahil olmaları lazım. Üniversiteye devam etmek isteyenler için de mühendisliğin temelini kazanmış olmalılar. Burası da bunun için uygun bir okul. Çoğu sanayide meslek lisesi, teknik öğretmen okulu mezunlarını görüyoruz. Ben de öyleyim. Bunun yararını gördüğüm için ben de okullara öğrencilere, öğretmenlere dokunuyorum. Bu okullardan mezun olanlar yarın sanayide usta olacaklar. Bu çocuklar çok güzel örnek. Milli Eğitim Bakanlığı için de örnek olduğunu düşünüyoruz. Hatta Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) da buna göre yenilenmesi gerektiği kanaatindeyim.”

İTO Haber kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Albaraka Türk 31 Okulda "Akıl & Zeka Oyunları Atölyesi" Kuruyor!

$
0
0

Albaraka Türk, Milli Eğitim Bakanlığı koordinasyonu ile hayata geçirdiği Akıllı Gelecek Projesi ile, Karadeniz ve İç Anadolu Bölgelerindeki 31 ilde Akıl & Zeka Oyunları Atölyesi kuruyor.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2013 yılında resmi müfredat kapsamına alınan ancak gerekli materyal eksiğinden ötürü okullarda uygulamaya geçişinde zorluklar yaşanan Zeka Oyunları seçmeli dersi; Albaraka Türk’ün Akıllı Gelecek Projesi ile Karadeniz ve İç Anadolu Bölgelerindeki 31 okulda hayata geçiyor.

Proje kapsamında, 6 farklı akıl ve zeka oyunu, 105 parçalık setler halinde okullara hediye edilecek ve oyunların bir eğitim öğretim yılı boyunca uygulanabilmesini sağlayacak olan 32 haftalık tavsiye müfredat okul öğretmenleriyle paylaşılacak. Ziyaret edilen okullarda Türkiye Hafıza Şampiyonu Psikolog Mücahit Aköz tarafından Zekâ ve Öğrenme başlıklı bir sunum da gerçekleştirilecek. Albaraka Türk Akıllı Gelecek Projesi’nin aynı zamanda Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı 2023 vizyonu dahilinde duyurulan Tasarım ve Beceri Atölyeleri ile paralel olarak yürütülmesi hedefleniyor.

Albaraka Türk Stratejik Planlama Müdürü Osman Çelebi proje ile ilgili şunları söyledi; “Bankamızın değerlerini tümüyle yansıttığına inandığımız bu projenin hayata geçirilmesine olanak sağlayan Milli Eğitim Bakanlığı ve projenin duyurulduğu andan itibaren beklentimizin çok üzerinde ilgi gösteren okullarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz. Albaraka Türk olarak topluma değer katan projeleri desteklemekten memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek isteriz”.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


Lise Öğrencisi Kanseri Erken Teşhis Eden Cihaz Geliştirdi!

$
0
0

Geçmişte kanser hastalığına yakalanan ve erken teşhis sayesinde hayatı kurtulan lise öğrencisi Emirhan Ilık, arkadaşlarıyla birlikte organlardaki hastalığın seviyesini ölçerek erken teşhis imkanı sağlayan cihaz geliştirdi.

Kanser hastalığını üç haftalık bir erken teşhis sayesinde yenen Çekmeköy Belediyesi Yenilik Akademisi öğrencisi Emirhan Ilık (18), yaşadığı zorlu süreç sonrasında bilime olan merakını sağlık alanında yoğunlaştırdı.

Vücudun Hangi Hastalığı Taşıdığını Haber Veriyor

Çekmeköy Yenilik Akademisi öğrencilerinin yaptıkları çalışmalar sonucu geliştirdikleri erken teşhis cihazı, insan bedeninden yayılan frekansları değerlendirip, vücudun hangi hastalığı taşıdığını haber vererek hastalığın düzeyini ölçüyor. 

Kanser hastalığını yenen mucit Emirhan Ilık, "Fikir yaklaşık 5 yıl önce kanser hastalığına yakalanmam ile birlikte geldi. Hastalığım 3 hafta erken teşhis edildiği için tedavi etkili oldu ve sağlığıma kavuştum. İyileştikten sonra bu alanda bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm, benim durumumda olanlara yardım etmek istedim ve bu cihazı geliştirdim. Bundan sonraki safhada cihazın üretim bandına girmesini ve daha çok kişinin hayatını kurtarmasını ümit ediyorum. Cihazın Türk Patent Enstitüsü'nden patentini aldım." diye konuştu.

'Bu Gençlere Fırsat ve İmkan Verildiği Zaman Neleri Başarabileceğinin Göstergesi'

Genç mucit Ilık, cihazın prototipi ile birlikte Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz'ı makamında ziyaret etti. Yapılan ziyaret sırasında açıklama yapan Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, gençlere her zaman verdikleri desteğin altını çizerek, "Bu gençlerin böyle geleceğe hazırlanmasında biz de belediye olarak elimizden geleni yapıyoruz. Birçok uluslararası bilim olimpiyatları yapıyoruz. Bu gençlere fırsat ve imkan verildiği zaman neleri başarabileceğinin göstergesi aslında." dedi.

Cihaz, 2017 yılında Norveç’te düzenlenen bilim festivalinde sağlık alanında ve 2018 yılında Hollanda’da düzenlenen bilim olimpiyatlarında birinci oldu.

Yeni Akit kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Geleceğin Sağlık Fikirleri BİGGHEALTH Programı ile Destekleniyor!

$
0
0

Acıbadem Üniversitesi, BİGGHEALTH programı ile sağlık alanında yenilikçi iş fikri yaratan, çözüm üreten girişimcileri 2019 yılında da desteklemeye devam ediyor. Son başvuru tarihi 31 Mart 2019.

BiGGHEALTH programı ile girişimcilerin iş fikirlerini nitelikli iş planlarına dönüştürecekleri özgün, etkili ve uygulanabilir mekanizmalar oluşturmaları ve yürütmeleri sürecindeki 1.aşama faaliyetlerine destek verilecek. Program sonucunda başarılı iş modelleri 2. Aşama için TÜBİTAK’a yönlendirilecekler ve 1512 programı kapsamında 200.000TL hibe desteği kazanma şansını yakalayacaklardır.

Kimler Başvurabilir?

Program kapsamında teknoloji ve yenilik odaklı girişim faaliyetinde bulunmaya aday, Teknogirişim Sermayesi Desteği çağrısında belirtilen nitelikleri taşıyan, örgün öğrenim veren üniversitelerin,

  • Herhangi bir lisans programından 1 yıl içerisinde mezun olabilecek  öğrenci,
  • Yüksek lisans veya doktora programına kayıtlı öğrenci,
  • Lisans, yüksek lisans veya doktora derecelerinden herhangi birini en çok 10 yıl önce almış kişi başvuru yapabilir.
  • Daha önce Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Teknogirişim Sermayesi Desteği ya da TÜBİTAK 1512 Programı 2. Aşaması kapsamında destek almamış olmak,
  • Ön başvuru tarihi itibariyle herhangi bir işletmenin ortaklık yapısında yer almamak.

BiGGHEALTH programı hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz bigg.acibademkulucka.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Yenilikçi İstanbul İçin Sustainbul Ideathon Başvurularınızı Bekliyor!

$
0
0

13-14 Mart 2019 tarihlerinde gerçekleşecek World Cities Congress kapsamında İstanbul’un şehircilik meselelerine yenilikçi çözümleri olan ekiplerin ödüllendirileceği Sustainbul Ideathon etkinliği gerçekleştirilecek. Son başvuru tarihi 1 Mart 2019.

Sustainbul Ideathon Nedir?

Sustainbul Ideathon, katılımcıların çeşitli eğitim, seminer ve mentorluklar ile besleneceği, geliştirdikleri fikirlerini düzenlenecek sunum gecesinde uzmanlarla paylaşacağı birlikte fikir geliştirme maratonu.

Başvuru Şartları Nelerdir?

  • Üniversitelerin ilgili lisans ve yüksek lisans bölümlerine kayıtlı olmak
  • İstanbul’un problemlerine sürdürülebilir, uygulanabilir ve teknoloji odaklı çözüm fikirleri geliştiriyor olmak
  • Girişim erken aşama veya prototip aşamasında ise
  • Ekibinizde teknik altyapısı olan minimum 1 kişi bulunması (örn: yazılımcı, mühendis vb.)
  • Ekip olarak başvurmak

Ideathon’da 2 Gün Boyunca Seni Neler Bekliyor Olacak?

  • İstanbul’un şehircilik meselelerine teknoloji odaklı,hızlı, sürdürülebilir ve kolektif çözümler üretimin heyecanını yaşamak
  • Farklı sektörlerdeki uzmanlardan eğitim, mentorluk ve  ilham almak
  • Üniversiteler ve kuluçka merkezleri tarafından desteklenebilecek  potansiyelde girişim fikirlerini ortaya koymak

Ideathon ile Sağlanacak Faydalar Nelerdir?

  • Genç girişimcilerin fikirlerini hayata geçirmek için ihtiyaç duydukları motivasyon, donanım ve yol haritası sağlanılacak
  • Genç girişimcilerin daha geniş kitlelerde etki yaratabilmesini sağlayacak uygulanabilir ölçekteki fikirlerinin kolektif olarak hayata geçirilmesi
  • Kolektif çalışma, iş birliği ve ilham veren öğeler ile beslenmiş ilham veren güçlü bir üretim ortamı

Son başvuru tarihi 1 Mart 2019 olan Sustainbul Ideathon'un kazananları 15 Mart Günü, World Cities Congress ana sahnesinde gerçekleşecek olan ödül töreninde ödüllerini alacaklar. Kazanan ekiplerden birinciye 10.000 TL, ikinciye 7.500 TL, üçüncüye ise 3.500 TL para ödülü verilecek.

Sustainbul Ideathon hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz worldcities.istanbul/yarismalar/sustainbul-ideathon web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

"Gilead ile Hayat Bulan Fikirler” Projesinin 2019 Başvuruları Başladı

$
0
0

Gilead Sciences Türkiye tarafından 2013 yılından beri gerçekleştirilen destek programı, “Hayat Bulan Fikirler”in 7’nci dönem başvuruları başladı. Son başvuru tarihi 31 Mayıs 2019.

Gilead Sciences Türkiye’nin 2013 yılında başlattığı proje destek programı “Gilead ile Hayat Bulan Fikirler” bu yıl 7’nci kez yapılacak. “Desteklenen her iyi fikir, hayatı değiştirir” sloganı ile yeni projelerin hayata geçirilmesini sağlayacak program için son başvuru tarihi 31 Mayıs 2019.

Gilead ile Hayat Bulan Fikirler Programı’na 2013 yılından bu yana 300’ün üzerinde başvuru yapıldı. Gilead Sciences Türkiye bugüne kadar HIV, Hepatit B, Hepatit C, hematoloji, onkoloji ve sistemik mantar enfeksiyonları gibi hastalık alanlarında 35’i bilimsel, 11’i sosyal toplam 46 projeye destek verdi. Bugüne kadar verilen destek miktarı ise 700 bin dolar.

Uzman hekimler ve tıp fakültesi veya Genetik, Biyomedikal gibi bölümlerde okuyan üniversite öğrencileri ile hastalık alanında çalışan Sivil Toplum Kuruluşları bilimsel ve sosyal projeleriyle 31 Mayıs 2019’a kadar Programın web sitesinden başvurularını yapabilecekler. 

Projeler kendi alanında deneyimli ve bağımsız iki ayrı jüri üyeleri tarafından değerlendirilecek ve kazananlar Ekim 2019’da yapılacak ödül töreninde açıklanacak. 2019 yılında proje kapsamında yaklaşık 100 bin dolar katkı sağlanacak.

Hastalık Farkındalığı Hayat Kurtarır

Hastalara en iyi çözümleri sunmak için çalıştıklarını belirten Gilead Sciences Türkiye Medikal Direktörü Dr. Tahsin Gökçem Özçağlı destek programı hakkında şunları söyledi; “Gilead Sciences olarak bilimin ışığında tedavi alanlarımızdaki ihtiyaçları karşılamayı misyon edinen bir şirketiz. Geçtiğimiz 6 yıl süresince Gilead Sciences Türkiye olarak tamamen bağımsız şekilde değerlendirilen 46 projeye destek olduk. Tüm dünyada araştırmalarımıza ek olarak bilimsel ve sosyal projelere de verdiğimiz destek ile hastaların hayatlarını değiştiriyoruz. Türkiye’deki Hayat Bulan Fikirler Programı bu anlamda diğer ülkelere de örnek olan önemli projelerden biri. Gilead Sciences olarak, etkisinin dalga dalga yayılarak birçok kişiye fayda sağlayacağına inandığımız “Gilead ile Hayat Bulan Fikirler” programını yürütmekten gurur duyuyoruz.”

“Gilead ile Hayat Bulan Fikirler” programı hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.hayatbulanfikirler.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Mentorluk Eğitimi, Mentör Adaylarını Arıyor!

$
0
0

İstanbul Bilgi Üniversitesi Sivil Toplum Çalışmaları Merkezi (STÇM), Avrupa Birliği tarafından finanse edilen “Örgütlenme Özgürlüğü ve Katılım Hakkının Daha Fazla Geliştirilmesi için STK’lar ve Sivil Ağların Kapasitesinin Geliştirilmesi” projesi kapsamında sivil toplum kuruluşlarının kapasitelerinin gelişimine destek vermek üzere yeni mentorlar arıyor.

STÇM, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen proje kapsamında yeni mentörlerin ekibe dahil edilmesi amacıyla İstanbul'da 19-21 Nisan 2019 tarihleri arasında 3 gün boyunca tam zamanlı olarak “Mentorluk Eğitimi” düzenleyecek.

Mentorluk eğitiminde aşağıdaki konulara yer verilecek:

  • Mentorluk Nedir?
  • Mentorluk Yaklaşımı
  • Mentorluk Becerileri
  • Deneyim paylaşımları

Başvuru sahiplerinde aranan özellikler:

  • Bir sivil toplum kuruluşu/ tüzel kişiliği olmayan sivil oluşumda en az 5 sene aktivist, gönüllü, yönetici, çalışan, vb. rollerde görev almış olması,
  • Bir sivil toplum kuruluşu/ tüzel kişiliği olmayan sivil oluşumun desteklenmesi amacıyla ayda 16-18 saatini ayırabilecek olması,
  • Yaklaşımıyla ve tecrübesiyle sivil toplumun gelişmesini destekleyebilecek niteliklere sahip olması gerekmektedir.
  • Başvurular değerlendirilirken başvuru sahiplerinin sivil toplum alanındaki bilgi ve becerisiyle motivasyonu göz önünde bulundurulacak, coğrafi ve toplumsal cinsiyet dağılımı da gözetilecek.

20 kişilik kontenjan ile sınırlandırılan eğitim ile ilgilen adaylar, 23 Mart 2019 saat 17:00’ye kadar başvuru işlemlerini gerçekleştirebilecek. Ayrıca, İstanbul dışından gelecek katılımcıların ulaşım ve konaklama masrafları karşılanacak.

“Mentorluk Eğitimi” hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz sosyalkulucka.bilgi.edu.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Viewing all 757 articles
Browse latest View live